Ankara kedileri denince akla önce “soğukkanlılık” gelir, ama bu sadece yüzeydir. Gerçek Ankara kedisi; bürokrasinin gölgesinde büyümüş ama esnafın sıcaklığıyla yoğrulmuş, ciddi görünümlü ama içten içe çok oyuncu bir karaktere sahiptir.
Ankara’nın kedileri sabah erken kalkar. Memurlar mesaideyse, kediler de sokaktadır. Kızılay’da bir bankın altında, Ulus’ta tarihi bir dükkânın önünde, Tunalı’da bir kafede… Hepsi kendi bölgesinde günün akışını izler. Ankara kedisi şehrin ritmini çok iyi bilir: Metro kalabalığının saatini tanır, simitçilerin çıkış saatini bilir, esnafın alışveriş ritüellerine tanıdıktır.
Biraz Ankara insanı gibidir aslında: Dışarıdan bakınca mesafeli, tanışınca sıcacık.
Diğer şehirlerin kedileri gibi atılgan değildir; biraz düşünür, biraz bakar, sonra yaklaşır. Bu temkinli yaklaşım aslında Ankara’nın “edinilmiş sakinliği”dir.
Kışları uzun ve soğuk olduğu için Ankara kedileri strateji ustasıdır:
- Metro girişleri
- Apartman boşlukları
- Kapalı otoparklar
- Üniversite kampüsleri
onların kış sığınaklarıdır.
O yüzden Ankara kedisi defansif yaşamayı bilir. Şehir soğuktur ama kediler arasında dayanışma sıcaktır. Bazen bir bakkalın kapısında sıra olmuş kedileri görürsün: “Kim önce mama alacak?” değil, “Bugün hangimiz öne çıkalım?” tavrındadırlar.
Ankara kedilerinin zekâsı da ayrı bir konudur. Bir kapıyı nasıl açacağını, hangi esnafın daha bonkör olduğunu, hangi bankın altında gün boyu güneş kaldığını bilir.
Ve geceleri…Tunalı, Bahçeli ve Kuğulu Park üçgeni kedilerin gece hayatına sahne olur. Parkta su birikintisinin yanında bekleyen kediler, ağaçların gölgesinde pusuya yatanlar…Hepsi şehrin gece sessizliğinin saklı birer ritüelidir.
Ankara’da özel bir kedi semti var mı acaba? Kuğulu Park mı, Kızılay mı, yoksa kampüsler mi?