It concerns me Beni endişelendiriyor The problem concerns me Sorun, beni düşündürüyor (endişe ettiriyor) It doesnt concern you Seni ilgilendirmez Seninle alakası yok Don’t concern yourself Takma kafanı Endişe etme To whom it may concern İlgilisine (mektupta vs) It caused great concern Büyük endişe yarattı Don’t concern yourself Takma kafanı Endişe etme It caused great concern Büyük endişe yarattı I am concerned about you Senin için endişe ediyorum We will discuss the issues concerning the project Proje ile ilgili meseleleri görüşeceğiz

Use your right hand Sağ elini kullan Go right Sağa doğru git Go to right olmaz çünkü right aynı zamanda zarftır You got three answers right , one wrong İki soruyu doğru birini yanlış cevapladınız İkisini bildiniz birini bilemediniz I will be right back Hemen dönerim You were right Sen haklıydın You did the right thing Doğru olanı yaptın Do it right Düzgün yap You made the right decision Doğru kararı verdin It is not the right time to buy a house Ev almak için doğru zaman değil Womens’ rights Kadın hakları You are right Haklısın Aynen dediğin gibi Jack saw you with Tom. Is that right? Jack seni Tomla görmüş. Bu doğru mu? If I remember right Yanlış hatırlamıyorsam From left to right Soldan sağa I am busy right now Şu an işim var Right my wrong Yanlışımı düzelt Hatamı düzelt

Before starting the car adjsut the mirrors Arabayı çalıştırmadan önce aynaları ayarla It takes time to adjust to a new circle Yeni bir çevreye alışmak zaman alıyor Adjust the angle of the camera Kameranın açısını ayarla I will make a few adjustements to the dress Elbisede bazı ayarlamalar yapacağım It needs some adjustments Ufak dokunuşlar istiyor The height is adjustable Yükseklik ayarı var/Yüksekliği ayarlanabiliyor Inflation adjustment Enflasyon düzenlemesi Fiyatlara enflasyon farkının yansıtılması

We met in America Amerika’da tanıştık I met him in America Onunla Amerika’da tanıştım I met him at the airport Onu havalimanında karşıladım Come meet my brother Gel kardeşimle tanış The first meet of the league Ligin ilk karşılaşması We finally met Sonunda kavuştuk You dont meet the requiremwnts for the job İş için gerekli şartları karşılamıyorsunuz/taşımıyorsunuz I will meet Jack today Bugün Jackle görüşeceğim

Nice throw Güzel atış Throw it out At gitsin Dont throw the ends on the ground İzmaritleri yere atmayın My mother threw her slippers at me Annem bana terlik fırlattı They threw me out of the club Beni klüpten attılar Prostestors threw stones at the police Göstericiler polisi taşladı Dont throw rubbish around Yerlere çöp atmayın I was thrown out of school Okuldan atıldım